Kategoriler
Sözlük

Davul Nedir? Davul Ne Demektir? Anlamı

Özet: “Davul Nedir? Davul Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Davul nedir, Davul ne demektir, Davul kelimesinin tanımı, Davul kelimesinin eş anlamlısı, Davul kelimesinin ingilizce karşılıkları, Davul ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Davul hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.

Sponsorlu Bağlantılar

Davul Tanımı

Davul kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Davul kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;

1. isim, müzik Büyük ve enlice bir kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve değnekle çalınan çalgı
2. Bateri

Davul Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı

Davul kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Davul – bateri

Davul kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Davul kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.

davul

Davul İle İlgili Atasözleri ve Deyimler

Davul kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;

  • § anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
    anlayışlı kimseleri en küçük bir söz bile etkiler oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır.
    Atasözü

     

  • § davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
    sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor.
    Atasözü

    Sponsorlu Bağlantılar

     

  • § davul çalmak (dövmek)
    1) davula vurarak ses çıkarmak; 2) mec. bir şeyi herkesin haber alabileceği biçimde ortalığa yaymak.
    Deyim

     

  • § davul çalsan işitmez
    1) sağır; 2) uykusu çok ağır, derin uykuda.
    Deyim

     

  • § davul dengi dengine diye çalar
    evlenecek kimselerin birbirlerine denk olması gerekir.
    Atasözü

     

  • § davul gibi
    şiş ve gergin.
    Deyim

     

  • § davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
    biz çalıştık, uğraştık, başkası yararlandı.
    Atasözü

     

  • § davulun sesi uzaktan hoş gelir
    işin içinde olmayanlar o işi kolay veya kârlı sanırlar.
    Atasözü

    Sponsorlu Bağlantılar

     

  • § hem kaçar hem davul çalar
    işi yapmaktan çekindiği hâlde yine de yapar.
    Atasözü

     

  • § herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz
    herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez.
    Atasözü

     

  • § kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (varır) ya zurnacıya
    evlenme çağındaki kızı büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir.
    Atasözü

     

  • § kös dinleyen, davula kulak vermez
    başından büyük olaylar geçmiş kişi küçük dertleri sorun etmez.
    Atasözü

     

  • § yüz surat davul derisi (mahkeme duvarı)
    tkz. utanması olmayanlar için söylenen bir söz.
    Deyim

Davul İle İlgili Birleşik Sözler

Davul kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;

  • davultozu
  • kulakdavulu

Davul İngilizcesi

Davul kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir

  • Davul – drum

Davul Hakkında Detaylı Bilgi

Davul, bilinen en eski vurmalı çalgılardan biridir. Ahşap, maden ya da pişmiş topraktan silindirik bir gövdeye gerilen deriden oluşur. El ya da sopayla çalınır. Biçimi değişse de dünyanın heryerinde ve her toplumda kullanılan bir çalgıdır.

Sponsorlu Bağlantılar

Davulun diğer adları; köbürge, küvgür, tuğ, tavul, tabıl (babl)dır. Davul çalanlara davulcu, tabilzen, tabbal gibi adlar verilirdi. VIII. yüzyılda ‘köbürge’, daha sonraları ‘tuğ’ ve XI. yüzyılda ‘küvrüğ’ adını almıştır.

Davulun Tarihi

Davul, en yaygın vurmalı çalgılardan biridir ve dünyadaki hemen bütün halkların kültürlerinde yeri vardır. Yazılı tarihten çok önce Eski Mısırlıların, Asurlularınve Uzakdoğuluların davulu kullandıkları bilinmektedir. Bilinen en eski daalahelanı versinvulun neolitik çağda yapılmış olmasına karşın, insanın ritim duygusunun çok daha önce gelişmiş olduğu sanılmaktadır. Amerika Yerlileri dinsel törenlerinde dans ederken, tempo tutmak için davul çalarlardı. Afrika’nın Siyah halkı, hem dans ederken hem de şifreli vuruşlarla kabileden kabileye haber yollarken davulu kullanırdı. Afrika’da bu amaçla hâlâ davul kullanılmaktadır. Türk vurmalı çalgılarının sembolü olarak kabul edilmektedir. Davul tarihimizde çok değişik amaçlarla kullanılmıştır. Türkiye’nin her yerinde değişik cins ve boylarda davul bulunmaktadır. Kasnak, ip ve deri olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Tokmak ana ritmi, çubuk ise detayları çalmaktadır. Genellikle küçük davul, orta davul, büyük davul ve koltuk davulu gibi mahalli boyları ve adları bulunmaktadır. Türklerde kullanılan en eski çalgıdır. Sesinin gür oluşu ve etkisi nedeni ile bir haber aracı olarak ta kullanılmıştır.[kaynak belirtilmeli]

Davulun Yapısı ve Çeşitleri

Davul, en basit çalgılardan biridir ve iki temel parçadan oluşur. Bunlardan biri boru ya da silindiri andıran kasnaktır. Kasnak tahta ya da metal olabilir. İkincisi bu kasnak gövdenin bir ya da iki yüzüne gerilerek geçirilen ince dana derisi ya da benzeri esnek bir malzemedir. Gerilen bu malzemeye “davul derisi” denir. Davul, derisine elle ya da sopayla vurularak çalınır. Bu sopaya “davul tokmağı” da denir.

Eskiden davul basit biçimde yapılırdı ve genellikle ritim tutmak için çalınırdı. Ama belirli nota ya da tonlarda ses çıkarabilen davul çeşitleri de vardır. Modern orkestralarda kullanılan timbal ya datimpani bu türdendir. Bu çalgılar, akort edilerek yüksek ya da yumuşak tonlarda çalınabilir.

  • Timballer, pirinç ya da bakırdan yapılma yarı küre biçiminde davullardır. Davul derisi olarak parşömen (kurutulmuş dana derisi) ya da plastik kullanılır. Çalgı, derisi kelebek vidalarla ya da pedallarla gerilip gevşetilerek akort edilir. Bir orkestrada değişik boyutlarda iki, üç ya da daha çok timbal kullanılabilir.
  • Bongo, akort edilebilen bir davuldur, ama ses değişimleri daha az belirgindir. Bongolar, küçük kovaya benzer ve dans orkestralarında çalınır. Çoğunlukla çift kullanılır, dizler arasında tutularak elle ya da parmaklarla vurularak çalınır. Bongonun Afrika kökenli olduğu sanılmaktadır.
  • Konga, Afrika kökenli bir başka davuldur. Konga davulu büyük ve silindir biçiminde bir çalgıdır. Hem Amerika Yerlileri hem de Siyah Afrikalılar tarafından haberleşme davulu olarak kullanılan davullara tamtam adı verilir. Tamtamlar genellikle elle çalınır.
  • Bas davul, en büyük davuldur. Bas davulun çapı çok geniştir. İçi boş silindir biçiminde, tahtadan bir gövdesi vardır. Davul derisi gövdenin ya bir yüzüne ya da her iki yüzüne birden gerilir. Bas davullar perdesi belirsiz, derin, gümbürtülü bir ses çıkarır. Gök gürültüsü ya da top ateşi gibi bazı etkiler yaratmak için kullanılır. Askeri bandolarda kullanılan bas davul, çok ağır olduğu için özel bir taşıyıcının üzerine oturtulur.
  • Kirişli davul ve trampetler, boru biçiminde küçük davullardır. Hem orkestrada hem bandoda çalınır. İnce demir ya da kiriş tellerin tuttuğu davul derisi parşömendendir. Bunlar gerildiği zaman davul keskin ve tiz bir ses, gevşetildiği zaman tok ve daha pes ses çıkarır.

Orkestrada Davul

Orkestralarda davulcular büyük bir rol oynarlar. İkinci bir şef olarak orkestrada tempoyu ve ritmin düzenini sağlamakla görevlidirler. Bunun yanı sıra timpaniler ya da diğer perküsyon çalgıları çalınan melodileri dinamik veya gösterişli hale getirip süsleyebilirler. Vurmalı çalgıların da notaları vardır. Notalar genelde do anahtarı üzerinde yazılır ve timpani dışında tek notada vuruşlar belirtilebilir. Çünkü enstrümanlarda belirli notaları tutturmak çok zordur. Timpanide ise davulların boyutlarına göre notalar incelip kalınlaşabilir. Örneğin bir orkestrada 4 timpani varsa (23″, 26″,29″ ve 32″ lik) 4 farklı notayla bir eserde belirtilebilir. Tabi bu eserleri çalmadan önce çalgının akort edilmesi gereklidir.

Sponsorlu Bağlantılar

Davulun Yapılışı

Anadolu’da yörelere göre değişkenlik gösteren davullar kasnak çaplarına göre küçük (60 cm), orta (70 cm) ve büyük (80-90 cm) olarak üç boya ayrılabilirler. Batı Anadolu’da 40 cm. çapında olanlarına da rastlanmaktadır. Davul, germe çemberine geçirilmiş deri (Karadeniz Rumcası derma) ve bunların bağlandığı kasnak (Karadeniz Rumcası soma) denilen ağaç bölüm olmak üzere iki ana kısımdan oluşup, germe çemberine geçirilmiş deriler, istenilen tonu elde edebilmek için gereken miktarda gerdirilir. Germe çemberine ıslak olarak geçirilen dana/koyun/keçi derisi davul kasnağına yerleştirildikten sonra, çeşitli formlarda zig zag olarak bağlanmış sicimler yardımıyla her iki (alt ve üst) germe çemberi bağlanılır ve deri kurutulduktan sonra istenilen gerginlik (ton) elde edilene kadar sıkılır.

Etimoloji

Davul sözcüğünün kökeni tartışılmışsa da konu üzerinde fikir birliği oluşmamıştır. Mahmut Ragıp Gazimihal (1952), Divanü Lügat-it Türk’te (MS 1072-1074) geçen tovul/tovil “şahin av yapınca çalınan davul” kelimesinden hareketle orijinin Türkçe olduğunu ileri sürmüş (Gazimihal, 1952: 163), Curt Sachs (1919) Hint Avrupa dillerinde davul sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan kelimeleri,Arapça tabl “davul” ile karşılaştırmış, 1968 yılında Sir Harold Bailey kelimenin Akatça tabalu/tapalu sözcüğüne bağlamıştır.

Parth yazılarında taβil/taβel (MS 3. yüz-yıl) ve taβάla/taβila (M.S 5. yüzyıl) savaş davulu anlamında kullanılmıştır. Aynı dönem Ermenicesinde tauił/tauoł kayıtlı olup, Partçadan ödünç alınmış olabilir FMI 66, Kaşgari’nin Divan’ında rastlanılan tovil/tovul formları da Part mirası olmalıdır

Karadeniz Rumcası’na taulin (ταούλιν Giresun, Tirebolu), tavuli (İnebolu), taul (Ordu, Santa), tavul (Gümüşhane), tağul (Ordu, Gümüşhane) formlarında girmiştir

eski vurmalı çalgılarından biri davuldur. Davul, Türklerin eski dinleri olan Şamanlık’ta dinsel törenler sırasında çalınırdı. Şaman din adamları kötü ruhları davul çalarak kovarlardı. Türkler Müslüman olduktan sonra davul eski işlevini yitirdi. Tuğ ve sancakla birlikte devletin egemenlik simgesi oldu.

Sponsorlu Bağlantılar

Türklerde davul Osmanlı döneminde hem mehterhane adı verilen bandoda, hem de halk müziğinde kullanıldı. Askeri müzikte kullanılan davullar büyük çaplı ve tek yüzü deri kaplıyd biraz daha küçüğü atın iki yanına bağlanarak da çalınırdı.

Davul Savaştaki Kullanım Alanına Göre Verilen Adlar

Davulun, müzikte kullanılmasından başka, haber aracı olarak çeşitli işlerde kullandığı zamanlar olmuştur. Yalnız başına ilan ve haber verme işlerinde, bekar odalarında, hanlarda, şehirlerde, akşam kapilar kapanırken, yangın haberinde, fetih haberinde, savaşta dağılmış askeri bir araya toplamakta, divan kuruluna haber vermek işlerinde, askeri saf düzeni alınmasını işaret etmekte ve kale kuşatmalarında düşman tağımlarının yerini bulmakta kullanılmış olduğu bilinmektedir.

  • Tabl-ı beşaret
  • Tabl-ı asayiş
  • Tabl-ı cenk veya saf
  • Tabl-ı cenk-i harbi
  • Tabl-ı derbent
  • Tabl-ı orduğah nöbetleri
  • Tabl-ı lağım bulma

Tabl-ı Beşaret

Bir kale fethedildiği zaman çalınan davula verilen isimdir. Fetihler, fatihleri olan hükümdarlar tarafından fetihname veya beşaretname denilen mektuplarla komşu hükümetlere ve yurt içindeki şehirlere bildirilirdi. Fetih haberi alan şehirlerde, kalelerde fetih şenlikleri yapılırdı. Tabmı beşaret denilen davul çalınması da bu anlamdadır. Mısır seferinde Tumanbay ele geçirildiği zaman Yavuz Sultan Selimin huzuruna “tabl-ı beşaret” gümbürtüleri ve top gürültüleri arasında törenle çıkarılmıştı.

Tabl-ı Asayiş

Savaşta gece bastırınca askerin dağılarak birbirinden ayrı düşmemesi için çalınan bir ritmdir. Asayiş davulu çalındıktan sonra çarpışmaya son verilir, herkes olduğu yerde kalır ve etrafa karakollar kurularak sabah olması beklenirdi.

Tabl-ı Cenk veya Saf

Savaşın başladığı anı belirlemek için çalınan davul tarafından yapılan bir çalış biçimidir. Bazen köşün (kös, tek derili olup madeni büyük bir kase üzerine gerilen deve ve benzeri hayvan derileriyle kaplı, iri bir çift tokmağı olan büyük duvallara denir.) katılmasıyla da çalındığı olurdu. Saf vuruşu çalındığında asker, bir çeşit savaş düzeni olan saf oluşturur ve bu şekilde savaşa girilirdi. Bundan böyle, XVI yüzyılın sonlarına kadar savaşlarda saf oluşturularak davulların ve köslerin saf usulü vurması devam etmiştir. 1402’de ankara Savaşında Sultan Yıldırım Beyazıt, Timura karşı savaşa başlarken saf çalınıyordu: “Sultan Beyazıt sancakları çözdürdü. Kösler çalındı, saf–ber–saf bağlandı”. Fatih Sultan Mehmet, Kara Buğdan kazasında, “Padişah buyurdu: Hey gaziler ne durursunuz, qayret-i islamdır. Ve illa saf saf olup alaylar bağlansın” dedi.

Sponsorlu Bağlantılar

Tabl-ı Cenk-i Harbi

Biten savaştan sonra divan toplantısını haber vermek için çalınan davullara tabl-ı cenk-i harbi denir. 1456’da Varnada, baskıncı Kazaklar yenilgiye uğradıktan sonra cenk-i harbi davulları ile divan kurulmuştu. “Bade Paşanın seraperdesi gelüp cümle orduyu islam tınab tınabe çataçet kurulup, cenk-i harbi tabılları döğdürüp divan-ı padişahi oldukta” ifadeleri kayıtta mevcuttur.

Tabl-ı Derbend

XVII yüzyılda kervansaraylarda, hanlarda ve bekar odalarında ve şehir kapılarında, yatsıdan sonra kapılar kapanacağından kimsenin içeri alınmaması veya dişarı çıkarılmaması veya dişarı çıkarılmaması için verilen işaret üzerine çalınan davullardır. Bu yüzyılda Malatyada bekar odalarında, Rumelide sınır kalelerinde, Tatvanda davul çalınıp kapılar örtülürdü. Tatvanda eskiden Süleyman Han (Kanuni zamanında) “Zal paşa burada müfid ve muhtasar bir kala bina ettürüp derbend çalınır olmuştu”.

Tabl-ı Ordugah Nöbetleri

Ordugahı koruyan karakol erlerinin ve kalelerde nöbet bekleyen erlerin uyumaması için çalınan davullardır. Bu davullar çalarken yektir Allahdiye bağırırlardı. Mahmut Şevket Paşa da bunu şöyle bildiriyor: “Orduğah ve kalada asker hal-i teyakkuz ve intibah üzere bulundurmak için davul çalınır idi. Tablzen davul çaldıkları vakit ara sıra yektir Allahdeyü bağırırlar ve davulu ol vezinde çalarlar idi” demektedir.

Tabl-ı Lağım Bulma

Kale kuşatmalarında düşmanın, kale duvarlarını yıkmak için lağım kazıp kazmadığını anlamaya yarayan hassas davullara denir. Bunlar, yere dikili iki ağac üzerine oturtulur ve üstüne çomağı bağlanır. Tokmak titrerse düşmanın kazma faaliyetinde bulunduğu anlaşılır ve derhal karşı önlem alınırdı. Türkler bu yönetimi Kanuni Sultan Süleymanın Rodos kuşatması sırasında bulmuşlar ve uygulamışlardır.

XVII. yüzyılda da davul içine darı ve büğday koymak suretiyle düşman lağımları araştırılmıştır. 1657’de Kazakların Özü kalesini kuşattıklarında, kalede bulunan Evliya Çelebi “Lakin onların lağım hilelerinden havf edüb kalanın içinde, divanlarında lağım yerleri arayup, kala divanları üzerine davullar koyup, davulların içine darı ve buğday döküp lağım hilesi gözetirdik. Küffar kala temelinü kazıp lağım ederse, davullar üzere darılar lağımcıların külüngü darbesinden sıçraşırlar, hamdullah öyle bir lağım hilesi duyulmadı” diyor.

Sponsorlu Bağlantılar

Tarihin ilk çağlarından beri Asyada Hunlar, Mezarotamyada Sümerliler tarafından kullanıldığı anlaşılan davulları, Romalılar çarpıştıkları Hun ve Avarlarda görmüşlerdi. Avrupaya geçerek tanıtılıp yerleşmesini sağlayan ise XVI yüzyılda Osmanlı Türkleri olmuştur. Türk ordu mızıkasının baş sazı olan davul Avrupada “Turkische trommel” ve “tambour des Turcs” diye anılmaya başlamıştı. Osmanlı mehterhanesinden örnek alınarak Avrupada kurulan takımlardan, sanat musikisine de geçmişti. Bestesi Gluck, Mekke hacıları Operasında 1764 yıllarında davula yer vererek eserin içinde zille birlikte icra ettirmişti. Yakin Doğu memleketlerinde de daul, türklerden kalmalığını ismi ile birlikte sakladı: 1809da davula Mısırda “tabl Tourky” (tabl-ı Türki) libyada “toultanen Dourgnı (tabl-ı sultan-i Türki)” deniyordu. 1778’den 1854’e kadar geçen sürede, Villoteau, Mozin, Boistse ve başkanları tarafından davulların Türkmen kökenli olduğu iyice belirtilmiştir. Spontini La Vesatane (1807) ve Fernan da Cortes (1809) operalarında kullanıldıktan sonra davula orkestrada da yer verildi. Bethoven, savaş senfonisinde (1813) davula top gürültülerini canlandırtdı. Berlioz, Faustdakı Macar Marşında, Rossini ile Vagner de operlarında davul kullandılar.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ne Nedir Vikipedi