Kategoriler
Sözlük

Sanat Nedir? Sanat Ne Demektir? Anlamı

Özet: “Sanat Nedir? Sanat Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Sanat nedir, Sanat ne demektir, Sanat kelimesinin tanımı, Sanat kelimesinin eş anlamlısı, Sanat kelimesinin ingilizce karşılıkları, Sanat ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Sanat hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.

Sponsorlu Bağlantılar

Sanat Tanımı

Sanat kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Sanat kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;

1. isim Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık
Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi.” – T. Buğra

2. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım
İtiraf edelim ki dünkü halkımız henüz sanata karşı hazırlıklı olmadığı için çok büyük müşkülata maruz kalıyordu.” – A. H. Çelebi

3. Bir şey yapmada gösterilen ustalık
Konuşma sanatı.

4. Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü
Askerlik sanatı.

5. Zanaat

Sanat Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı

Sanat kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Sanat – zanaat

Sanat kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Sanat kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.

sanat-nedir

Sanat İle İlgili Atasözleri ve Deyimler

Sanat kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;

atanın sanatı oğla mirastır
bir evlat babasının sanatını onun ölümünden sonra sürdürür.
Atasözü

Sponsorlu Bağlantılar

babanın sanatı oğla mirastır
bir evlat babasının sanatını onun ölümünden sonra sürdürür.
Atasözü

sanat altın bileziktir
kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir.
Atasözü

sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez
kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir.
Atasözü

sanatına hor bakan (sanatını hor gören) boğazına torba takar
işini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur.
Atasözü

sanatını hor gören boğazına torba takar
işini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur.
Atasözü

Sanat İle İlgili Birleşik Sözler

Sanat kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;

sanat adamı
sanat danışmanı
sanat dünyası
sanat enstitüsü
sanat eri
sanat eseri
sanatevi
sanat filmi
sanat okulu
sanatsever
abstre sanat
betili sanat
betisiz sanat
edebî sanat
figüratif sanat
Gotik sanat
güdümlü sanat
soyut sanat
tezyinî sanat
yedinci sanat
güzel yazı sanatı
tahnit sanatı
temaşa sanatı
görsel sanatlar
grafik sanatları
güzel sanatlar
plastik sanatlar
el sanatları
sahne sanatları
süsleme sanatları

Sponsorlu Bağlantılar

Sanat İngilizcesi

Sanat kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir

  •  Sanat – art

Sanat Hakkında Detaylı Bilgi

Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Açık olan nokta ise sanatın insanlığın evrensel bir değeri olduğu, kısıtlı veya değişik şekillerde bile olsa her kültürde görüldüğüdür.

Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki ‘art’ sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizce’deki ‘art’ (‘artificial’ = yapay), gerek Almanca’daki ‘Kunst’ (‘künstlich’ = yapay) gerekse Türkçe’deki Arapça kökenli ‘sanat’ (‘suni’ = yapay) sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış, ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş, 1950 ve 60’larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.

Başat Biçim Görüşü

Clive Bell, 1914 yılında Cezanne’dan etkilenerek yazdığı Sanat (‘Art’) isimli kitabında sanatın başat biçim (‘significant form’) olduğunu savunmuştur. Bell’e göre her biçim bu klasmana girmez, çünkü önemli olan çizgi, şekil ve renk ilişkilerinin kendi aralarındaki kombinasyonudur. Bu görüş temsilin sanatsal beğeniye etki etmediğini söyler. Sanatı tamamen estetikle bağlantılı olarak tanımlayan bu görüş, 20.yy’da Marcel Duchamp, Andy Warhol, Joseph Beuys gibi bildiğimiz anlamda estetik nesneler üretmeyen, görünümden çok kavramlara önem veren sanatçıların eserlerini kapsamadığından, bugün zamanında olduğu kadar etkili değildir.

Sanatın Duyguların Dışavurumu Olduğu Görüşü

R.G. Collingwood, 1938’da basılan Sanatın İlkeleri (‘The Principles of Art’) isimli kitabında sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışavurumu olduğunu söylemiştir. Bunun yanında sanat ve zanaat arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre zanaat, malzemenin bir plan doğrultusunda daha önceden tasarlanmış bir son ürüne dönüştürülmesi iken sanatsal aktiviteler, araçlar ve amaçlar arasında, planlama ve uygulama arasında ayrım yapmayı gerektirmez. Bunun yanında bu görüşe göre, sanat herhangi bir duygunun da dışavurumu değildir. Bu duygu, ifade edildiği ana kadar açıklık kazanmamış olup, ifade edilişi onun keşfedilmesine neden olacak bir duygu olmalıdır. Bu aynı zamanda izleyiciyi de araştırmanın içine alır. Bu teori de sanat olarak kabul edilmeyen bazı aktiviteleri (örneğin bir psikoterapi seanslarını) sanattan ayırt edemediği gibi, sanat olarak kabul edilen bazı eserleri (örneğin Rönesans Döneminde, sanatçının duygularını açığa çıkarmak değil, dinsel duygular uyandırmak amacıyla yapılan resimler) kapsamadığı için, yerini değişik kuram aramalarına bırakmış, hatta tüm bu tanımlama çabalarının başarısız olması sanatın tanımının yapılmaya çalışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışmalarını başlatmıştır.

Neo-Wittgenstein’cı Görüş

Morris Weitz’ın 1956’da, Wittgenstein’ın görüşlerinden ve şeylerin özünü bulmaya karşı direncinden yola çıkarak ortaya attığı görüştür. Weitz’a göre Fry ve Bell, Tolstoy, Croce, Collingwood gibi kuramcılar, yaptıkları tanımlarda kendi kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir. Neo-Wittgenstein’cı görüşü özetlemek gerekirse, sanat açık bir kavramdır ve tanımlanamaz. Ancak bu, Weitz’a göre felsefi açıdan bir sorun yaratmamalıdır, çünkü aile benzerliği yöntemi kullanılarak neyin sanat olup olamayacağı konusunda hükümler getirmek olasıdır.

Sponsorlu Bağlantılar

Kurumsal Sanat Görüşü

Kurumsal sanat kuramı, Neo-Wittgenstein’cı görüşünü reddederek sanatın tanımlanabileceğini ileri sürer.Bu fikir George Dickie tarafından ilk olarak 1973’te ortaya atılmıştır.

Dickie’nin ilk tanımı, Arthur Danto’nun da sanat dünyası fikirlerinden etkilenerek aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:

Sanat eseri: Bilinçli olarak insan elinden veya fikrinden çıkmadır. Belli bir sosyal kurum (sanat dünyası) adına hareket eden kişi veya kişiler tarafından, bazı kısımları hakkında fikir birliğine varılmış olunmalı, beğeni kazanmaya aday olmalıdır.

Sanatın Değerlendirilmesi

Filozof Richard Wollheim sanatın estetik değerlendirilmesi için üç yaklaşım önerir:

  • Estetik niteliğin insanın bakış açısından bağımsız, mutlak bir değer olduğunu öngören gerçekçi yaklaşım
  • Estetik niteliğin mutlak bir değer olduğunu, ancak insanın bakış açısına bağlı olduğunu savunan nesnel yaklaşım
  • Estetik niteliğin hem mutlak olmadığını hem de insanın bakış açısına göre değiştiğini söyleyen göreli yaklaşım

Sanatın Tarihçesi

Yapıldıkları tarihler bundan 40.000 yıl öncesine giden heykeller, mağara ve kaya resimleri bulunduysa da bu eserlerin anlamı, içinde geliştirildikleri kültür hakkında az bilgimiz olması sebebiyle tam olarak bilinmemektedir. Bilinen en eski sanat nesnesinin – üzerleri delinmiş bir salyangoz kabuğu dizisi – 75.000 yıl önceye dayanırsa da 100.000 yıl yaşında, muhtemelen boya saklamak için yapılmış kaplar da bulunmuştur.

Eski Mısır, Mezopotamya, İran, Hindistan, Eski Yunan, Roma, İnka, Maya, Olmek medeniyetlerinden günümüze birçok sanat eseri miras kalmıştır. Eski Yunan sanatı insan fiziğinin ideal oranlarda temsiline yoğunlaşmış, sonrasında Bizans ve Ortaçağ Avrupası’nda İncil ve dini motifler ağırlık kazanmış, bunları yücelten tarzlar geliştirilmiştir. Rönesans, fiziksel dünyanın resmedilmesi ve perspektifin sistematik olarak uygulanıp resimde üç boyut algısının oluşması yönünde teknikler geliştirmiştir.

Doğuda, İslam Sanatı’ında ikonografinin yasak olması nedeniyle geometrik şekiller, hat sanatı ve mimariye yoğunlaşılmıştır. Uzak Doğu’da da bu dönemlerde din, sanatsal üretime yön vermiştir. Hindistan ve Tibet renkli heykeller ve dans ön plana çıkarken dinsel resimler de bu pratiklerden beslenmiştir. Çin’de de kuyumculuk, bronz işçiliği, çömlekçilik, şiir, kaligrafi, müzik, resim, tiyatro gelişmiş, sanatsal eğilimler baştaki sülaleye göre değişiklik göstermiştir.

Sponsorlu Bağlantılar

Batı’da 18.yy’da Aydınlanma ile birlikte rasyonel, saat gibi işleyen evren anlayışı gelişmiş, bu da Blake’in Newton’u kutsal bir geometrici gibi portrelemesi veya David’in propagandacı resimlerine yansımıştır. Daha sonra bu da yerini tepki olarak duygu ve birey olmayı ön plana çıkaran, akademik sanat, Sembolizm, İzlenimcilik, Fauvizm gibi 19.yy sanatsal akımlarına bırakmıştır.

20.yy sanat tarihi bitip tükenmeyen sanatsal arayışların yüzyılı olmuştur. Bu yüzden İzlenimcilik, Dışavurumculuk, Fovizm, Kübizm, Dadaizm, Gerçeküstücülük gibi akımların parametreleri, icat edildikleri yıllardan çok öteye gidemediyse de sonra gelen akımları etkiledi. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Modernizm kültüre hakim olmuş ve Theodor W. Adorno’nun 1970 yılında dediği üzere “Artık sorgulamadan kabul edilen şey, sanat hakkında hiçbir şeyin, ne sanatın kendisinin, ne sanatın bir bütün ile olan ilişkisinin ne de sanatın varolma hakkının, sorgulamadan kabul edilemeyeceği.” Relativizm kaçınılmaz bir gerçeklik olarak kabul edilmiş, bu da çağdaş sanat ve postmodern eleştiri dönemini başlatmıştı.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ne Nedir Vikipedi