Renk Kelimesi İle İlgili Atasözleri ve Deyimler

(bir şeye) renk gelmek
(Deyim); renklenmek, canlanmak:

Örnek Cümle; “Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi.” –Ö. Seyfettin.

>  bukalemun gibi renkten renge girmek
(Deyim); sürekli düşünce değiştirmek.

>  köre renkten bahsolunmaz
(Atasözü); bir şeyin niteliği hakkında bilgisi olmayan kişiye, o şeyin sözü edilmez.

rengi atmak (kaçmak, uçmak)
(Deyim);

1) solmak: 

Örnek Cümle; Rengi uçmuş kenarları yenmiş … bir fotoğrafı var.” –A. Ş. Hisar.

2) korku, heyecan vb. sebeplerle benzi sararmak:

Örnek Cümle; “Kadınlar da bu defa Tevfik’i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar, Tevfik’in rengi uçtu, dudakları titredi.” –H. E. Adıvar.

rengini belli etmek
(Deyim); yandaşlığını açıklamak, düşüncesini, eğilimini açığa vurmak:

Örnek Cümle; “Rengimizi belli etmenin sorumluluğunu her an taşıyabilmek durumundayız.” –A. Cemal.

>  renk almak
(Deyim); yeni bir renk kazanmak.

renk vermek (katmak)
(Deyim);

1) çamaşır rengi solmak;

2) neşe, canlılık veya değişiklik kazandırmak: 

Örnek Cümle; Bembeyaz bulutlar kırmızılaştı / Sonra yavaş yavaş deminki renksiz / Göklere renk veren bir ziya taştı / Açılırken hülyalı enginlere biz” –N. Hikmet.

3) açık etmek: 

Örnek Cümle; O fırsatta onu yererek göze girmeye çalışan birkaç tıynetsiz dalkavuk da elbet renk verdiler.” –A. Kabaklı.

renk vermemek
(Deyim); duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek:

Örnek Cümle; “Şaşırmış gibi yüzüme bakıyor ama renk vermiyor.” –A. Ümit.

renkten renge girmek
(Deyim); korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak: 

Örnek Cümle; Genç kız, renkten renge giriyor, verecek cevap bulamıyordu.” –R. N. Güntekin.