Kategoriler
İslam

Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu

Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu ve Anlamı

Haşr suresinin Türkçe okunuşu ve anlamı konusuna geçmeden önce Haşr suresi hakkında kısa bir bilgi verelim. Haşr suresi;

Sponsorlu Bağlantılar

“Medine döneminde inmiştir. 24 âyettir. Sûre, adını ikinci ayette geçen “elHaşr” kelimesinden almıştır. Haşr, toplamak demektir. Sûrede başlıca,Medine’de yaşamakta olan ve Hz.Peygamberle yaptıkları antlaşmaya ihanet ederek İslâm toplumunu ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları’nın Medine’den topluca sürülmesi hadisesi ile Yahudilerle antlaşma yapan münafıklar konu edilmektedir.” (Bu bilgiler T.C. Diyanet İşleri Başkanlığının resmi web sayfasından alınmıştır.)

Haşr Suresinin Türkçe (Latince) Okunuşu

1.Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

2.Huvellezî ahracellezîne keferû min ehlil kitâbi min diyârihim li evvelil haşri, mâ zanentum en yahrucû ve zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâhi fe etâhumullâhu min haysu lem yahtesibû ve kazefe fî kulûbihimur ru’be yuhribûne buyûtehum bi eydîhim ve eydîl mu’minîne fa’tebirû yâ ulîl ebsâr(ebsâri).

3.Ve lev lâ en keteballâhu aleyhimul celâe le azzebehum fîd dunyâ, ve lehum fîl âhırati azâbun nâr(nâri).

Sponsorlu Bağlantılar

4.Zâlike bi ennehum şâkkûllâhe ve resûlehu, ve men yuşâkkıllâhe fe innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).

5.Mâ kata’tum min lînetin ev teraktumûhâ kâimeten alâ usûlihâ fe bi iznillâhi ve li yuhziyel fâsikîn(fâsikîne).

6.Ve mâ efâallâhu alâ resûlihî minhum fe mâ evceftum aleyhi min haylin ve lâ rikâbin ve lâkinnallâhe yusallitu rusulehu alâ men yeşâu, vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

7.Mâ efâallâhu alâ resûlihî min ehlil kurâ fe lillâhi ve lir resûli ve li zîl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîli key lâ yekûne dûleten beynel agniyâi minkum, ve mâ âtâkumur resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe şedîdul ikâb(ikâbi).

8.Lil fukarâil muhâcirînellezîne uhricû min diyârihim ve emvâlihim yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen ve yansurûnallâhe ve resûlehu, ulâike humus sâdikûn(sâdikûne).

Sponsorlu Bağlantılar

9.Vellezîne tebevveud dâre vel îmâne min kablihim yuhıbbûne men hâcera ileyhim ve lâ yecidûne fî sudûrihim hâceten mimmâ ûtû ve yu’sirûne alâ enfusihim ve lev kâne bihim hasâsatun, ve men yûka şuhha nefsihî fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).

10.Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninâllezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm(rahîmun).

11.E lem tera ilâllezîne nâfekû yekûlûne li ihvânihimullezîne keferû min ehlil kitâbi le in uhrictum le nahrucenne meakum ve lâ nutîu fî kum ehaden ebeden ve in kûtiltum le nensurannekum, vallâhu yeşhedu innehum le kâzibûn(kâzibûne).

12.Le in uhricû lâ yahrucûne meahum ve le in kûtılû lâ yansurûnehum ve le in nasarûhum le yuvellunnel edbâr(edbâre), summe lâ yunsarûn(yunsarûne).

13.Le entum eşeddu rahbeten fî sudûrihim minallâhi, zâlike bi ennehum kavmun lâ yefkahûn(yefkahûne).

Sponsorlu Bağlantılar

14.Lâ yukâtilûnekum cemîan illâ fî kuran muhassanetin ev min verâi cudur(cudurin), be’suhum beynehum şedîd(şedîdun), tahsebuhum cemîan ve kulûbuhum şettâ, zâlike bi ennehum kavmun lâ ya’kılûn(ya’kılûne).

15.Ke meselillezîne min kablihim karîben zâkû vebâle emrihim ve lehum azâbun elîm(elîmun).

16.Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefera kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).

17.Fe kâne âkıbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ, ve zâlike cezâuz zâlimîn(zâlimîne).

18.Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe veltenzur nefsun mâ kaddemet li gadin, vettekûllahe, innallâhe habîrun bi mâ ta’melûn(ta’melûne).

19.Ve lâ tekûnû kellezîne nesûllâhe fe ensâhum enfusehum, ulâike humul fâsikûn(fâsikûne).

20.Lâ yestevî ashâbun nâri ve ashâbul cenneti, ashâbul cenneti humul fâizûn(fâizûne).

21.Lev enzelnâ hâzâl kur’âne alâ cebelin le raeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).

22.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeti, huver rahmânur rahîm(rahîmu).

23.Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el melikul kuddûsus selâmul mu’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

Sponsorlu Bağlantılar

24.Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Haşr Suresinin Arapça Okunuşu

Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Arapça Okunuşu
Haşr Suresinin Arapça Okunuşu

Haşr Suresinin Anlamı

NOT: AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾1﴿

O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah‘ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret alın. ﴾2﴿

Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır. ﴾3﴿

Bu, onların Allah’a ve Resülüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin ki, Allah’ın azabı şiddetlidir. ﴾4﴿

Sponsorlu Bağlantılar

(Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir. ﴾5﴿

Onların mallarından Allah’ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter. ﴾6﴿

Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir. ﴾7﴿

Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. ﴾8﴿

Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾9﴿

Sponsorlu Bağlantılar

Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”﴾10﴿

Kitap ehlinden O inkar eden kardeşlerine, “Yemin ederiz ki, siz (Medine’den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa size mutlaka yardım ederiz” diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın? Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. ﴾11﴿

Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile, andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez. ﴾12﴿

Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir. ﴾13﴿

Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır. ﴾14﴿

Sponsorlu Bağlantılar

Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de) yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır. ﴾15﴿

Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkar et” der; insan inkar edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der. ﴾16﴿

Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur. ﴾17﴿

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾18﴿

Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir. ﴾19﴿

Sponsorlu Bağlantılar

Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ﴾20﴿

Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz. ﴾21﴿

O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir. ﴾22﴿

O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. ﴾23﴿

O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾24﴿

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ne Nedir Vikipedi